bilbao-madrid-granada turu: bölüm.bir


24.ağustos.2007

16:20
nihayet şehir haritasında gözüme çarpan ‘parque del retiro’yu bulup kendimi gölet kenarında bir banka attım. muhtemelen park street’ten kalma bir hisle ne zaman bir şehre gitsem gözlerim parkları arar. peyzajlarının güzel olduğuna inandığım avrupa parklarını farklı bir arzu ile arar oldum. yolculuğum iyi geçti. otobüsün koltuğu umduğumdan daha rahattı, kulaklığımı takıp kendimi ispanyol müziğine verdim. yol boyunca uyudum diyebilirim. madrid büyük hatta galiba çok büyük. otobüsten 14 gibi indim ve hala bir ‘informacion’ noktası arıyorum ama bulamıyorum. birazdan şansımı bir de ‘grand via’ üzerinde deneyeceğim. ufak bir sıkıntım var: cebimde kredi kartım, 10 euro’m ve 500 euro’luk bir banknotum var, kimsenin bozdurmaya kalkışamadığı.. kredi kartıma güveniyorum. paramı bozdurmak için açık bir banka bulamadım. kimisi 14’te kimisi 14:30’da kapatıyor, nasıl bir rahatlık bu böyle. buralarda hizmet alan olmak kötü ama hizmet veren olmak rahat anlayacağımız. Granada’ya gece yola çıkmaya karar verdim. Allah’ın izniyle beş buçuk saatlik bir yolculuğun daha ardından bir sabah vakti, altı buçuk-yedi gibi orada olacağım ve sevgili şehri gezeceğim inşallah. hayırlısı.. biraz yorgunum.

19:12
‘palacio real’in yakınlarında, bu etkileyici yapıta bakarak kahvemi yudumluyorum. 'bugüne değer’ bir hâl içindeyim. parktan sonra bir ‘informacion punto’ buldum, haritalarımı edindim, yerleri belirledim ve gezdim. ‘plaza mayor’ gerçekten etkileyiciydi. kendimi işte o an madrid’de hissettim diyebilirim. bu arada hava biraz kapandı, hatta yağmurun kokusunu bile alabiliyorum. 10 euro’mun yedisini KFC’ye kaptırdım, zira beyefendiler visa kabul etmiyorlarmış. şu anda cebimde birkaç bozukluk ve 500’lük bir banknotla ‘çulsuz bir zenginim’. yağmur çiselemeye başladı..

25.ağustos.2007
00:34
ve ciddi ciddi yağmur yağdı, ıslandım. neyseki on beş dakika kadar sürdü ve hafifledi. kahvemi içtim ancak kafenin de visa kullanma imkânı olmayınca ‘bizden olsun’ hesabı, ‘sorun değil’ dediler. ayrıldım oradan, yağmurun tekrar yağabileceği tedirginliğiyle ‘plaza de espana’ya yöneldim. yağmur tekrar yağmadı. bir ‘el corte ingles’ mağazasında anneme bir hediye alınca zar zor da olsa şu ‘500’lüğü bozdurabildim. ve rahatladım. keyifle grand via’nın sonuna doğru giderken içtiğim kahve geldi aklıma. ‘geri mi dönsem, yeni birkaç yer mi görsem’ kararsızlığımı sonuna kadar içimde taşıyarak mekâna doğru gerisin geri yol aldım. kendimce bu bahaneyle gündüz gördüğüm yerleri ışıl ışıl iken de görecektim. kahvemin ücreti olan 2.5 euro’yu ödeyip gönül rahatlığıyla plaza de mayor’a döndüm farklı bir yoldan. mayor gündüze göre daha kalabalıktı. ‘sol’e varınca bir kahve de mc’te yudumladım, yapaylığın farkını ayırt ede ede. aslında mc’in kahvesinin güzel bir kafenin kahvesi kadar iyi olmasını bekleyemezdim de.. saatim onbir’i gösterirken otobüs terminaline dönmemin iyi bir fikir olacağını düşündüm. şu an terminal’deyim. yirmi dakika sonra haydi granada’ya inşallah.. ben de bu arada el-hamra ve granada’ya dair internetten edinip çıktısını aldığım notları okudum. şu durumda temennim yarın, daha doğrusu bu sabah bilet bulma sıkıntısı çekmeden el-hamra’yı gezebilmek. öyleki haftasonu için tüm biletler 4-5 gün öncesinden tükenmiş. özellikle yaz sezonunda bu kaçınılmaz oluyormuş. düşünsenize her yıl yaklaşık 2 milyon ziyaretçisi olan bir ‘harika’dan bahsediyorum. yorgunum. duş alıp, birkaç saat ‘gerçek’ bir yatakta uyuyabilmeyi dilerdim. bu arada sonuç olarak Madrid de görmeye değer güzel yerleri olan önemli bir şehir :) plaza mayor-real palace-grand via üçlüsü bugün gezdiğim ve beğendiğim mekanlar. ancak ne olursa olsun bu koca şehir de beni biraz ürküttü ve bu büyüklüğüne rağmen Bilbao’da ki şehir rahatlığını da vermedi hani. ama eminim daha nice seyre, ziyarete hatta yaşamaya değer köşesi vardır bu şehrin..

Yorumlar

ismail dedi ki…
palacio real'i izlerken kahve içmeni içimde bir şevinçle okudum, kuzen. Bir şehrin neler sunacağını aşağı yukarı bilirsin ama bir şehrin güzelliklerine bakarken kahve içmek insan ruhunun, hemcinslerinin yaptıklarına tembel tembel baksa bile müthiş bir zenginliktir. Yaşamak sıradan bir ihtişamdır aslında. Başka bir şehirde, meydana hakim bir yerden kahve içmek gibi. Elhamra'yı bekliyorum. Sadece yaz. Nasıl olsa oranın nasıl olduğunu anlatamayacaksın, sadece senin aynandan yansıyanı görebileceğiz. Aynandan görünenleri görmek isterim.
Muhabbetle...